Algoloji; ağrı ve ağrı hastalıklarının tanı ve tedavisi ile ilgilenen tıp dalıdır. Ağrının oluş mekanizmaları, klinik özellikleri ve tedavi yöntemleri ile ilgili kapsamlı bir çalışma alanıdır.
Ağrı, vücudun potansiyel zarar görebilecek bir duruma maruz kaldığını haber veren uyarı sinyalidir. Ağrı, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir ve psikolojik sorunlara yol açabilir. Algoloji uzmanları, ağrıyı daha iyi anlamak ve tedavi etmek için multidisipliner bir yaklaşımla çalışırlar.
Ağrı Nedir?
Ağrı, vücutta gerçek ya da potansiyel dokusal hasarın varlığını veya algılanmasını işaret eden öznel duyusal ve duygusal bir deneyim olarak tanımlanır. Bu tanımın yanı sıra, ağrı Uluslararası Ağrı Dernekleri tarafından “hoş olmayan muhteşem ağrı olarak da tanımlanmaktadır”.
Ağrı; cerrahi, onkolojik, romatolojik, nevrolojik, metabolik ve infeksiyöz hastalıkların yanı sıra travma, yara, yanık ve ameliyat gibi çeşitli durumlarda ortaya çıkabilir. Akut ağrı, genellikle kısa süreli ve tedavi edici olarak kabul edilirken, kronik ağrı 3-6 aydan uzun süren ağrılar olarak değerlendirilir ve tedavi edici olmaktan çıkabilir.
Ağrının Tarihçesi
Ağrı konusunda yapılan çalışmalara bakıldığında, tarihin en eski dönemlerinden bu yana insanların ağrıyı anlamaya ve tedavi etmeye çalıştıkları görülür. M.Ö. 3000 yılına tarihlenen Sümer tabletlerinde baş ağrısı ve diş ağrısı için kullanılan ilaçlardan bahsedilmektedir. Eski Yunan hekimlerinden Hipokrates ise yaralanmalara bağlı oluşan ağrıların beden hareketliliğinin azalmasına neden olduğunu ve bedenin doğal olarak ağrıyı engellemeye çalıştığını belirtmiştir. Galen ise M.S 200 yıllarında ağrıyı bedenin savunma mekanizması olarak tanımlamıştır. Bu çalışmaların üzerine günümüzdeki bilimsel araştırmalar eklenerek devam etmektedir.
Ağrının Sınıflandırılması
Ağrı; süre, etyoloji (neden), tipi ve lokasyonuna göre sınıflandırılabilir.
Ağrının Süresine Göre Sınıflandırılması
- Akut Ağrı: Genellikle kısa süreli olan ağrıdır. Vücudun potansiyel zarar gördüğünü gösteren uyarı sinyali olarak kabul edilir. Akut ağrı genellikle tedavi ile ortadan kalkar.
- Kronik Ağrı: 3-6 aydan uzun süren ağrılardır. Sürekli veya ara ara yaşanabilir. Kronik ağrı, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir ve psikolojik sorunlara yol açabilir.
Ağrının Etyolojisine Göre Sınıflandırılması
- Noziseptif Ağrı: Gerçek ya da potansiyel dokusal hasar ile ilişkili olarak ortaya çıkan ve periferal ve santral sinir sistemlerinde oluşan uyarıları içeren ağrı tipidir. Bu tip ağrı akut apandisit veya kırık ağrısı gibi örneklerle görülebilir.
- Nevropatik Ağrı: Sinir sistemi hastalıkları veya yaralanmaları sonucunda gelişen ağrılardır. Sinirlerin oluşturduğu hasar nedeniyle ortaya çıkan şiddetli yanma hissi ve elektrik çarpması tarzı ağrılar bu grupta yer alır. Diyabetik nöropati, herpes zoster sonrası postherpetik nevralji, periferik nöropati bu tip ağrılara örnektir.
- Psikojenik Ağrı: Ağrının fiziksel bir nedene dayanmamasına rağmen psikolojik faktörler ile tetiklendiği ya da şiddetlendiği durumları kapsar.
- Multidisipliner Yaklaşım ile Ağrı Yönetimi: Ağrının sadece fiziksel bir nedene dayandığı düşüncesi son yıllarda yerini daha bütünsel yaklaşıma bırakmıştır. Ağrının psikolojik, sosyal ve kültürel etmenlerden etkilendiği kabul edilmektedir. Bu nedenle nevralji, fibromyalji gibi kronik ağrı sendromlarında multidisipliner yaklaşım ile tedavi planlanması önemlidir.
Ağrının Tipine Göre Sınıflandırılması
- Somatik Ağrı: Vücudun dış etkenlere maruz kalan yüzeyel dokularındaki sinir uçlarının uyarılması sonucu oluşan ağrılardır. Deri ve deri altı bölgeler ile kaslarda oluşan hasar sonucu meydana gelir. Somatik ağrı genellikle lokalize olmuş ve hafif-orta şiddette ortaya çıkar. Örneğin; kesik, delici, batıcı ve sızıntılı ağrılar somatik ağrının örnekleridir.
- Visseral Ağrı: İç organlarda bulunan sinirlerle ilişkilidir. Visseral ağrı genellikle lokalize olmamış diffüz ve derin olarak hissedilir. Şiddeti düşük ya da yüksek olabilir. Mide kramp tarzında görülen visseral ağrı örneğin; sindirim sistemindeki kasılmalara bağlı olarak ortaya çıkabilir.
- Refered Ağrı: Refered ağrı; yüzeyel ve visseral duyuların ortak olarak kullanıldığı sinir yollarındaki çapraz uyaranlar sonucu yaşanır. Bey santral sinir sistemine gelen her uyaranı yorumladığından visseral ağrılar bazen yüzeyel bölgelere yayılan ağrılar şeklinde algılanabilir. Örneğin; kalp krizinde sol kola yayılan ağrı yaşanması refered ağrıya örnektir.
Ağrının Lokasyonuna Göre Sınıflandırılması
- İntrasorporeal Ağrı: Vücut içerisindeki herhangi bir organ ya da dokunun zararlanması sonucu oluşan ağrıdır. Akciğer zarı iltihabı nedeniyle yaşanan göğüs ağrısı bu tipe örnektir.
- Etrasorporeal Ağrı: Vücut içerisinde meydana gelmeyip dışarıda oluşan yaralanmalara bağlı gelişen ağılardır. Kesikler, burkulmalar, yanıklar gibi örneklerle görülebilir.
Ağrının Anatomik Sınıflandırılması: Nociceptif Ağrı (Ortopedik Ağrı)
Nociceptif ağrı; aşırı kuvvet, travma, zorlanma veya yanlış hareket gibi nedenlerle ortaya çıkan yaralanma ya da hasarın sonucunda oluşan ağrıdır. İki ana gruba ayrılır:
- Somatik Ağrı: Kas-iskelet sistemini oluşturan deri, kaslar, tendonlar, kemikler ve eklemlerdeki nociceptorlerin uyarılması sonucu oluşan lokalize şiddetli ağrıdır. Somatik ağrı; yüzeyel ve derin olmak üzere ikiye ayrılır.
- Visseral Ağrı: İç organlardaki nociceptorlerin uyarılması sonucu ortaya çıkan genellikle lokalize olmamış diffuse şiddetli rahatsızlık hissidir.
Ağrının Sanat Açısından Tanımı: Algiyatri
Algiyatri; sanatın tıp alanındaki uygulamaları olan sahasıdır. Sanat terapileri arasında yer alır.
Tıbbi estetik uygulamalar; botoks, dolgu uygulamaları, kimyasal peeling gibi uygulamalar estetik cerrahinin alt başlığı altında değerlendirilirken Algiyatri bunların dışında kalan cerrahi estetik uygulamalarını kapsar. Örneğin; burun estetiği (rinoplasti), memeyi etkileyen tüm cerrahi işlemler (memeye protez konulması-mamoplasti), karın germe (abdominoplasti) gibi ameliyatlar Algiyatri kapsamındadır.
Tıbbi estetik uygulamalarında amaç; kişilerin fiziksel görünüşlerinden memnun olmalarını sağlamakken Algiyatri’de amaç daha fonksiyonel ve sağlıklı bir bedene sahip olabilmeleridir.