Kanser hastalığının kendisi kadar, kanser türü ve evresine bağlı olarak gelişebilen ağrılar da hastalar üzerinde önemli psikolojik ve fiziksel etkiler yaratabilir. Bu nedenle kanser hastalığı sürecinde ağrının mutlaka değerlendirilmesi ve uygun yöntemlerle tedavi edilmesi gerekir.
Ağrı Nedir?
Ağrı; doku hasarını gösteren veya doku hasarını olasılıkla ilişkilendiren, kelimelerle veya ayrı bir kuralsız davranışla ifade edilen hoş olmayan duygusal ve fiziksel bir deneyim olarak tanımlanmaktadır. Kanser ağrısı ise kanserin kendisi veya kanser tedavisine bağlı olarak ortaya çıkan ağrılardır.
Kanserin Evrelerine Göre Ağrı Yönetimi
Kanserin evresi ne olursa olsun, ağrı yönetimi için uygun yöntemlerin denenmesi gerektiğini vurgulamak gerekir. Ancak evre 1 veya 2 kanser hastalarında ağrı gelişimi, hastanın sosyal ve psikolojik desteklerinin güçlendirilmesi için bir fırsat olabilir. Ağrı ile ilişkili gelişebilecek uyku bozuklukları, kaygı ve korku gibi problemler hastanede veya evde alınacak desteklerle minimize edilebilir. Aynı zamanda bu hastalarda ağrı gelişmeden önce önleyici tedavilerin planlanması sağlıklı bir yaşam kalitesi için önemlidir.
Evre 3 veya 4 kanser hastalarında ise ağrının varlığı yaşam kalitesini önemli ölçüde bozabilir. Bu nedenle kanser ağrısının nedenleri tam olarak anlaşılmalı ve mevcutsa bütün nedenlere yönelik tedavi planlaması yapılmalıdır. Kanserin yarattığı ağrının yanında, kanser tedavisi sırasında kullanılan kemoterapi ilaçları, radyoterapi uygulamaları, cerrahi işlemler veya konfor sağlamak için yapılan girişimler de ağrı gelişimine neden olabilir. Tüm bu faktörler değerlendirildiğinde, evre 3 veya 4 hastalarda çok disiplinli bir ekip tarafından yönetilen kanser ağrısı tedavisi planlanması yapılmalıdır.
Kanser Ağrısının Nedenleri
Gelişen teknolojik imkanlar sayesinde kanserin erken evrede tespit edilerek tedavi edilmesi mümkün hale gelmiştir. Ancak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanser sıklığında artış gözlemlenmektedir. Kanser türleri ve tedavilerinde farklılık göstermesine karşın, genel istatistiklere bakıldığında erkeklerde en sık görülen kanserin prostat, kadınlarda ise meme kanseri olduğu görülmektedir. Her iki cinsiyette en sık görülen ikinci kanser türü ise bağırsak kanseri olarak tespit edilmiştir. Yine her iki cinsiyette en sık görülen kanser türlerinden biri olan akciğer kanseri ise hem erkeklerde hem de kadınlarda kanserden en sık ölüme sebep olmaktadır.
Kanser ağrısının en sık görülen nedeni tümörün ilerleyip sinirleri veya diğer dokuları sıkıştırmasıdır. Bunun yanında, tümörün metastaz yapması da (uzuvlara ve diğer organlara yayılması) önemli bir ağrı kaynağıdır. Özellikle kemiklere metastaz yapan kanser türleri ileri düzeyde ağrı yaratabilmektedir. Metastaz dışında tümörün çıkartılması planlanıp planlanlanmamasından bağımsız olarak yapılan cerrahi işlemler, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri ile inflamasyon (iltihap) ve bağ dokusu hasarı da önemli bir ağrı kaynağıdır.
Bunların yanında bazı çalışmalarda kanser hastalarının %50-90’ında psikiyatrik bozukluklar görülebileceği tespit edilmiştir. Hastaların %40’ında ise ciddi seviyede kaygı ve depresyon belirtileri mevcuttur. Kaygı ve depresyonun yanı sıra, kanser hastalarında uyku bozuklukları da oldukça yaygındır. Tüm bu psikolojik ve psikiyatrik bozuklukların yanı sıra, kanser hastalarının yarıya yakınının ağrılı olduğunu düşündüğümüzde, ağrı ile ilişkili gelişen psikolojik probleklere yönelik ilaç tedavileri ve psikolojik desteklerin sağlanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Kanser Ağrısının Semptomları
Kanserin kendisi veya uygulanan tedavilere bağlı gelişebilen ağrı genellikle şiddetli ve dayanılmazdır. Ağrının tek başına kişinin intihar düşüncesini tetikleyebilecek kadar yıkıcı etkisi olabilir. Kanserin yarattığı ağrı kadar, bu ağrıyı değerlendirmek ve yönetmek için harcanan zaman ve çaba da önemlidir.
Ağrı genellikle vücudun o bölgesine özel olarak hissedilir. Örneğin göğüs bölgesinde oluşan ağrı akciğerlerle, bel bölgesinde oluşan ağrı ise böbreklerle ilişkilendirilir. Ancak kanser hastalarında görülen ağrı daha çok yer değiştiren ve vücudun farklı bölgelerinde gelişen genel ağrılardır. Kanser hastalarının %75’inde görülen bu tip ağrı yıkıcı etkisiyle beraber kişinin fiziksel fonksiyonlarını önemli ölçüde bozabilir.
Genel olarak kanser hastalarında görülen 3 tip ağrı vardır:
- Tümöre bağlı gelişen ağrılar
- Ağrılı müdahale (cerrahi, girişimsel) sonrası ortaya çıkan ağrılar
- Kemoterapi, radyoterapi gibi uygulanan tedavilerin yan etkilerine bağlı gelişen ağrılar
Ağrı Yönetiminde Kullanılan Yöntemler
Kanser hastalarının %90’ında makul seviyede kontrol altına alınmış ağrı görülmektedir. Bunun sağlanabilmesi için çok disiplinli yaklaşım gerekmektedir. Ağrılı olmayan bir yaşam sağlamak için gereken her türlü ilaç, girişim ve desteği sağlayan birimler ile hastaların takibi yapılmalıdır.
Hastaların %60’ında hafif-orta şiddette ağrı bulunmaktadır. Bu gruptaki hastalarda ağırlıklı olarak oral yoldan (ağız içinden) alınan ilaçlar ile yeterli ağrı kontrolü sağlanabilir. İlaç tedavisine ek olarak fizik tedavi yöntemleri, konforu artırmaya yönelik danışmanlık hizmetleri ve psikiyatrik destekle ilgili bölümler tarafından hastalara yardımcı olunabilir.
Ağrının şiddetli olduğu, invaziv (müdahale gerektiren) yöntemlerin gerektiği veya daha önceden var olan ağrının kontrol edilemediği durumlarda ise invaziv yöntemlere başvurulur. Bu yöntemlerden bazıları şunlardır:
- Radyofrekans ablasyonu: Ağrı sinirlerinin uçlarına sıcak iğne sokularak bu sinirlerin fonksiyonlarının bozulması sağlanır. Bu sayede beyne ağrı iletimi engellenir.
- Tansiyon uygulamaları: Vücudun farklı bölgelerine çeşitli yöntemlerle (özellikle enjeksiyon) lokal anestezik ilaçlar verilerek bölgedeki sinirlerin geçici olarak bloke edilmesi sağlanır.
- Spinal kord stimülatör uygulamaları: Beyin omurilik sinirlerini uyararak ağrıyı azaltan cihazların yerleştirilmesi yöntemidir.
Tüm bu invaziv yöntemlere ek olarak kanser ağrısının tedavisinde önemli bir yer tutan farmakolojik yöntemler mevcuttur. Kanser ağrısı tedavisinde kullanılan ilaçlar 3 farklı grupta toplanabilir:
- Lokal tedavi ajanları: Kanserden etkilenen bölgeye direkt olarak uygulanan ilaçlardır. Örneğin bölgedeki inflamasyonu azaltmaya yönelik steroid içerikli ilaçlar veya sinir blokajı sağlayan lokal anestezik ilaçlar bu gruba girer.
- Ağrı kesiciler:
- Non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAI): İltihaplanmayı azaltarak buna bağlı oluşan ağrıları giderirler.
- Hafif opioid analjezikler: Örneğin paracetamol içeren ilaçlar bu gruptadır. Hafif-orta şiddetteki ağrılar için etkilidirler.
- Güçlü opioid analjezikler: Orta-şiddetli veya şiddetli ağrılar için kullanılırlar (morfin gibi).
Kemoterapinin Yan Etkileri ile Gelişen Ağrılar
Kemoterapinin amaçlanan tedaviye ek olarak yarattığı yan etkilerden biri de kemikte gelişen hücrelerden kaynaklanan olumsuz etkilerdir. Kemikte oluşan bu olumsuz etkiler sonucunda göğüs kafesi kemiklerinde yaşanan hareket kısıtlılığından kaynaklı olarak sırt bölgesinde, leğen kemiği bölgede yaşanan hareket kısıtlılığından kaynaklı olarak ise bel bölgesinde şiddetli ağrılar oluşabilir.
Aynı zamanda kemoterapi uygulamaları sonucunda bağ dokusunda da hasar meydana gelir. Bu bağ dokusu içerisine damarlar da dahildir. Damarların hasar görmesi sonucunda bölgede ödem oluşur ve bu ödem bölgede bulunan sinirlere baskı yaparak şiddetli baş ağrısına neden olabilir.