Ağrı Dağı Efsanesi: İslamiyet’in kabulünden sonra Türkler arasında en çok tanınan efsanelerden biri de “Ağrı Dağı Efsanesi” adıyla bilinen “Ulu dağı tapanlar” efsanesidir. Bu efsane, boyları ve kabiliyetleriyle ünlü Oğuz Türkleri’nin Kayı boyuna aittir.
Tanrı tarafından verilen bir iş nedeniyle Ağrı Dağı’na tapan bir Kayı soyundan gelen yiğit ile onun peşine düşen bir kızı ve bu arada yiğidin kardeşi olan bir genci konu edinen bu efsane, aynı zamanda Ağrı Dağı’nın adını nasıl kazandığına ilişkin bir efsanedir.
Ağrı Dağı Efsanesi, anlatı geleneğinin devam etmesi nedeniyle günümüze kadar intikal eden önemli efsanelerdendir. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bu efsanenin farklı anlatımlarıyla karşılaşmak mümkündür.
Ağrı Dağı Efsanesi konusunda en eski yazılı kaynağın Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” adlı eserinin Ağrı bölümü olduğu kabul edilmektedir. Ağrı bölgesini gezen Evliya Çelebi, burada kendisine anlatılan Ağrı Dağı Efsanesini kaydetmiştir.
Not: Aşağıda yer alan Ağrı Dağı Efsanesi, Evliya Çelebi’nin Ağrı bölgesi için aktardığı haliyle verilmiştir.
“Evliya Çelebi” anlatıyor:
Doğu vilayetlerinden giden yolda altı saat gidince Ağrı Dağı’na vardım. Dağın etrafı çok geniştir. Her tarafı ormanlarla kaplıdır. Ağrı ilçe merkezini geçince dağın eteklerine ulaştım. Burada Allah’ın lütfu olan birçok meyveler yetişmektedir. Yüksek ağaçları göğe yükselir. İki gün gidilse geçilecek kadar geniştir.
Burada Müslüman ve Kâfir dağcıları tırmanmaya teşebbüs etmişler ancak hiçbiri tırmanamamıştır. Bunun üzerine halk arasında bir efsane yayılmıştır. Bu efsaneye göre, Nemrut’un emriyle Baal
Ağrı Dağı Efsanesi şöyledir:
Ağrı bölgesinde, Anadolu’nun diğer bölgelerinde olduğu gibi Oğuz Türkleri arasında da “Kayı” adıyla bilinen soydan yiğitler yaşamaktadır. Bu yiğitlerden biri, çok cesur ve yakışıklı bir delikanlıdır. Uzun boylu, iri yarı, güçlü kuvvetli bir gençtir. Bu yiğidin yaşadığı obada her zaman neşeli ve eğlenceli günler geçmektedir. Obadaki tüm gençler, cesaret ve kabiliyetleriyle bu delikanlıyı örnek almakta ve ona özenmektedirler.
Obadaki bir genç kız, bu delikanlıya aşık olur. Yiğidin sahip olduğu özelliklere sahip olmak isteyen, onun izinden giden bir avcı olan bu kız, yiğidin ailesiyle birlikte gittiği bir ava katılmak ister ancak yiğidin dikkatini çekemez ve onun gönlünde yer bulamaz.
Kızın av peşinde koştuğunu gören yiğidin kardeşi ona aşık olur. Yiğidin kardeşi bu duygusunu ona açar ancak kız önce tereddüt eder, sonra kabul eder ve yiğidin kardeşi ile nişanlanır.
Bir gün, obanın ileri gelenlerinden biri Ağrı Dağı’na tapan birini iş başına getireceğini söyler. Bunun üzerine yiğit, yanına abisini de alarak Ağrı Dağı’na tapan olmaya gider.
Ağrı Dağı’nın eteklerine vardıklarında çok güzel bir şekilde taparlar ve burada gecelemeye karar verirler. Gece vakti yıldızlara bakan delikanlı, Sirius yıldızını görür ve onun “Tapanlar” anlamına geldiğini hatırlar ve sevinçle bağırır: “Artık bana tapacak kimse kalmadı, ben tapmaya giderken Tapanlar yıldızını gördüm.”
Bunu duyan abisi çok sevinir. Delikanlının annesi de çok sevinir ve ona altın bir nişan yüzüğü verir.
İki kardeş uykuya daldıklarında delikanlının rüyasına melek gelir ve ona müjdeler: “Ey Allah’ın yiğit kulu! Bugün bana nişanlandığın kızla evleneceksin.”
Bunu duyan delikanlı uyanır ve abisini de uyandırarak rüyasını ona anlatır. İki kardeş sevinç içinde birbirlerine sarılırlar.
Kız, bu gelişmeler üzerine nişanlısının ağabeyine de çıkar ve onunla nişanlanır.
Delikanlı, Ağrı Dağı’ında tapan olarak iki yıl kalır. Tapınma işini çok güzel yapar ve etraftaki insanların takdirini toplar. Yıldızların gösterdiği yere doğru sürekli dua eder ve Tanrı’nın lütfettiği güzellikler için şükreder.
İki yılın sonunda kız, nişanlısına gelir ve onun nişanlısıyla evlenir.
AĞRI DAĞI EFSANESİNİN KONUSU VE TEMASI
Ağrı Dağı Efsanesi’nin konusu:
- Kayı boyuna mensup yiğit bir delikanlının Ağrı Dağı’na tapanması \
- Ağrı Dağı’nın eteklerinde geçen olaylar \
- Delikanlının evliliği \
- Ağrı Dağı’nın adıyla ilgili efsane \
- Ağrı bölgesinin güzellikleri \
- Efsanenin sonunda mutlu sona ulaşan insanlar.
Ağrı Dağı Efsanesi’nin teması:
- Aşk \
- Kahramanlık \
- Sadakat \
- Fedakarlık \
- Kainatın düzeni üzerine inanç.
AĞRI DAĞI EFSANESİNİN DİLİ VE ANLATIMI
Ağrı Dağı Efsanesi’nin dili:
- Akıcı \
- Zengin \
- Eyalet ağzı özelliklerini yansıtan bir ağzla oluşturulmuş.
Ağrı Dağı Efsanesi’nin anlatımı:
- Efsane olaylarla zenginleştirilmiştir \
- Efsanenin akışı içerisinde olaylardan çok sayıda detaylı betimlemeler yapılmıştır.
Örneğin; Ağrı bölgesinin güzellikleri hakkında detaylı betimlemeler yer almaktadır.
AĞRI DAĞI EFSANESİNİN TÜRK KÜLTÜRÜNE ETKİLERİ
Ağrı Dağı Efsanesinin Türk kültürüne etkileri:
- Ağrı Dağı’nın Türk resim sanatına girmesi \
- Mimaride, özellikle selatin camilerinde mimarlara ilham vermesi \
- Türk musikisine birçok bestecinin yansıtan besteler yapması \
- Türk edebiyatına şairlerden birçok şiir; hikaye ve roman yazarlarından ise eserler kazandırmasıyla gerçekleşmiştir.
AĞRI DAĞI EFSANESİ ÜZERİNE ESER VEREN SANATÇILAR VE ESERLERİ
Ağrı Dağı Efsanesi’nden Türk resim sanatında faydalan sanakçılar:
- Nuri İyem, \
- İbrahim Çallı, \
- Şeker Ahmet Paşa, \
- Hikmet Onat, \
- Ata Türer… vb.
davranış resimlerinde Ağrı Dağı’nın görkemine yer vermişlerdir.
Ağrı Dağı Efsanesinden faydalanarak eser veren Türk musikisinin önde gelen bestecileri:
- Enis Behiç Koryürek (Şehinşah), \
- Niyazi Sayın (Ağrıdağı Zindanı), \
- Zeki Müren (Ağrıdağı Efsanesi), \
- Muhittin Safa Ozansoy (Ağrıdağı Zindanı), \
- Sadi Yaver Ataman (Ağrıdağı Zindanı), \
- Cemal Reşit Rey (Ağrıdağı Zindanı), \
- Nihal Atsız (Ağrıdağı Zindanı)… vb.
eserlere imza atmışlardır.
Ağrı Dağı Efsanesinden yararlanarak eser veren Türk şairleri:
- Cahit Külebi (Ağrıdağı), \
- Nihal Atsız (Ağrıdağı Zindanı), \
- Sakıp Sabri Hüzmeli (Ağrıdağı Zindanı), \
- Asaf Halet Çelebi (Ağrıdağı), \
- Aka Gündüz (Ağrıdağı Zindanı), \
- Cahit Sıtkı Tarancı (Ağrıdağı Zindanı), \
- Nihal Atsız (Ağrıdağı Zindanı)… vb.
yetmişe yakın şairden oluşan Ağrıdağı Şiir Antolojisi’ni hazırlayan Nuri Kaptan’ı da kapsayacak şekilde birçok şairden eserlerde bulunmaktadır.
AĞRI DAĞI ŞİİR ANTOLOJİSİNDE YER ALAN BAŞLI BAZI ŞİRLER VE ŞİRAİLERİ
- Cahit Külebi’nin “Ağrıdağı” şiiri:
efsanenin konusuyla örtüşen bir şiirdir. Şiirde Cahit Külebi’nin oğlu “Arif” üzerinden bir gönderme vardır.
yer: Nihal Atsız’ın “Ağrıdağı Rapsodisi” adlı şiirinden alıntıdır.
yayın yılı:1945
yerine göre: Ağaç Yayınları, İstanbul. - Nihal Atsız’ın “Ağrıdağı Zindanı” adlı şiiri:
efsanenin konusuyla örtüşen bir şiirdir.
yayın yılı:1939
yerine göre: İstiklal Matbaası, İstanbul. - Aka Gündüz’ün “Ağrıdağı” adlı şiiri:
efsanenin konusuyla örtüşen bir şiirdir.
yayın yılı:1942
yerine göre: İstanbul Matbaası. - Asaf Halet Çelebi’nin “Ağrıdağı” adlı şiiri:
efsanenin konusuyla örtüşen bir şiirdir.
yayın yılı:1945
yerine göre: Ömer Matbaası, İstanbul - Sakıp Sabri Hüzmeli’nin “Ağrıdağı Zindanı” adlı şiiri:
efsanenin konusuyla örtüşen bir şiirdir.
yayın yılı:1941
yerine göre: İstiklal Matbaası, İstanbul. - Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Ağrıdağı Zindanı” adlı şiiri:
efsanenin konusuyla örtüşen bir şiirdir.
yayın yılı:1947
yerine göre: Yücel Kumpürü, İstanbul. - Halil Nihat Dorial’ın “Ağrıdağı Zindanı” adlı şiiri:
efsanenin konusuyla örtüşen bir şiirdir.
yayın yılı:1940
yerine göre: İstiklal Matbaası, İstanbul.
AĞRI DAĞI EFSANESİNİN FARKLI VERSİYONLARI VE AÇIKLAMALARI
- Kars versiyonu:
efsanenin Evliya Çelebi versiyonu ile aynı içeriktir.
yaygınlık bölgesi: Kars çevresi
kaynak: Ahmet Mertoğlu’nun derlediği efsane
görüş: Evliya Çelebi’nin tahrici mümkün kılındığı takdirde daha muteber görülecektir. - Diyarbakır versiyonu:
efasanenin; Nuri Kaptan tarafından derlenmiş halidir.
yaygınlık bölgesi: Diyarbakır çevresi
kaynak: Nuri Kaptan’ın derlediği efsane
görüş: Nuri Kaptan tarafından kaydedilen haliyle daha sahih olduğu düşünülebilir. - Ağrı versiyonu:
efasanenin; Abdülhalik Renda tarafından derlenmiş halidir.
kaynak: Abdülhalik Renda’nın derlediği efsane
görüş: Renda tarafından kaydedilen haliyle daha sahih olduğu düşünülebilir.