Baş ağrıları, birçok kişinin zaman zaman yaşadığı yaygın rahatsızlıklardır. Genellikle stres, yorgunluk veya migren gibi daha basit nedenlerden kaynaklanabilirler. Ancak, baş ağrıları bazen daha karmaşık sorunların bir göstergesi de olabilir. Bu nedenle, baş ağrısının altında yatan nedeni ve bu ağrının nasıl başa çıkılabileceğini anlamak önemlidir.
Baş Ağrısı Neden Olur?
Baş ağrısının birçok farklı nedeni olabilir. En yaygın nedenler arasında şunlar bulunur:
- Gerilim tipi baş ağrıları: Stres, yorgunluk veya aşırı kas gerginliği nedeniyle ortaya çıkabilir.
- Sinüs baş ağrıları: Sinüs enfeksiyonları veya iltihapları sonucu sinüslerdeki basınç artışıyla oluşur.
- Migren: Genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu gelişen nörolojik bir hastalıktır.
- Küme baş ağrıları: Mevsimsel olarak ortaya çıkan, yoğun ve delici ağrılarla karakterize baş ağrılarıdır.
- Tansiyon: Yüksek veya düşük kan basıncı baş ağrılarına neden olabilir.
- Ağrı kesici kullanımı: Baş ağrısını sık sık tekrar eden kişilerin kullandığı bazı ağrı kesiciler, zamanla daha fazla baş ağrısına neden olabilir.
- Travma: Baş bölgesinde yaşanan darbeler veya travmalar baş ağrılarına yol açabilir.
- Stres ve kaygı: Psikolojik faktörler de baş ağrısını tetikleyebilir.
- Dengesiz beslenme: Beslenme alışkanlıklarındaki dengesizlikler baş ağrılarına yol açabilir.
- Su kaybı: Vücudun yeterince su almadığı durumlarda dehidrasyon baş ağrısına neden olabilir.
- Kafein: Aşırı kafein tüketimi veya kafein alımının aniden kesilmesi de baş ağrısını tetikleyebilir.
- Hava değişimi: Özellikle mevsim geçişlerinde yaşanan ani hava değişimleri baş ağrılarına sebep olabilir.
- Düşük kan şekeri: Uzun süreli açlık veya düzensiz yemek yeme kan şekerinin düşmesine ve baş ağrısına neden olabilir.
- Sigara ve alkol kullanımı: Bu maddelerin kullanımı da baş ağrılarını tetikleyebilir.
- Hormonal değişiklikler: Özellikle kadınlarda adet dönemlerinde veya hamilelik sırasında yaşanan hormonal değişiklikler baş ağrılarını artırabilir.
- Kullanılan ilaçlar: Bazı ilaçların yan etkileri de baş ağrısı oluşturabilir.
- Uykusuzluk: Uyku düzenindeki bozukluklar ve yeterince uyuyamamak da baş ağrılarına neden olabilir.
- Kötü duruş: Özellikle otururken veya uyurken alınan eğik pozisyonlar vücutta kas gerginliğine yol açarak baş ağrısını tetikleyebilir.
- Kullanılan gözlük: Görme sorunları için uygun gözlük kullanmamak veya gözlüğün numarasının değişmesi de baş ağrısı yapabilir.
- Alerjiler: Polen, toz gibi alerjen maddelere karşı gösterilen reaksiyonlar da baş ağrısına neden olabilir.
Baş Ağrısına Ne İyi Gelir?
Baş ağrısı yaşandığında aşağıdaki yöntemler rahatlama sağlayabilir:
- Ağrı kesiciler: İbuprofen veya asetaminofen gibi reçetesiz ilaçlar hafif ila orta şiddetteki baş ağrılarına karşı etkili olabilir. Ancak, aşırı kullanımından kaçınılmalıdır.
- Düşük kafein alımı: Kafein alımını azaltmak veya kafeini tamamen kesmek, kafein kaynaklı baş ağrılarını hafifletebilir.
- Sıvı alımını artırmak: Su içmeyi artırarak vücudu susuzluktan korumak baş ağrısını önleyebilir.
- Buz kompresi uygulamak: Başın veya boynun arkasına buz torbası koymak, kan damarlarını daraltarak baş ağrısını hafifletebilir.
- Karanlık odada dinlenmek: Baş ağrısı sırasında sessiz ve karanlık bir odada dinlenmek, ağrının şiddetini azaltabilir.
- Kusursuz duruş sağlamak: Otururken ve uyurken doğru pozisyon alarak kötü duruşun etkilerini azaltmak baş ağrısını önleyebilir.
- Nefes egzersizleri yapmak: Stresle başa çıkmak için nefes egzersizleri gibi rahatlama teknikleri uygulamak, gerilim tipi baş ağrılarını hafifletebilir.
- Düzensiz öğünlerden kaçınmak: Düzenli ve sağlıklı beslenmek, kan şekeri dalgalanmalarını önleyerek baş ağrısını azaltabilir.
- Düzgün uyumak: Uyku düzenine dikkat ederek yeterince uyumak, baş ağrısı riskini azaltabilir.
- Alerjenlerden uzak durmak: Polen ve toz gibi alerjen maddelerden uzak durmak, alerji kaynaklı baş ağrılarını önleyebilir.
- Açık hava egzersizleri yapmak: Özellikle yaz aylarında bol oksijen almak için açık hava egzersizleri yapmak faydalı olabilir.
- Magnezyum almak: Düşük magnezyum seviyeleri migrene yatkınlığı artırabilir. Magnezyum açısından zengin gıdalar tüketmek faydalı olabilir.
Migren Nedir?
Migren, genellikle tek taraflı, zonklayıcı tarzda olan ve orta-şiddetli migren nöbetleriyle karakterize edilen nörolojik bir hastalıktır. Migrende bulantı, kusma ve ışık-hareket ses hassasiyeti görülebilir. Ataklar genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Migrende semptom başlamadan önce veya sırasında görülebilen görsel, duysal veya motor belirtilere “aura” denir. Migrende atak sıklığı kişiden kişiye değişir. Yaygın olarak genç ve orta yaş grubunda rastlanır; kadınlarda erkeklere göre 3 kat daha fazla görülür. Ülkemizde yaklaşık her 10 kişiden 1’inde migren hastalığı bulunmaktadır. Bu hastaların yarısından fazlasında ise hastalık kontrolden çıkmıştır. Migrende ataklar genellikle günlük aktiviteyi kısmen ya da tamamen engelleyecek kadar şiddetlidir. Dünya genelinde migren nedeniyle hastaların yaklaşık 200 milyon günü çalışamaz durumda geçmektedir. Migrende amaç semptomları kontrol altına almak değil; hastalığın seyrini değiştirmektir. Bu nedenle hasta hekim işbirliği içerisinde tedavi planlanmalıdır.
Migren Belirtileri Nelerdir?
Migren belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir ancak genel olarak şu semptomlar görülür:
- Zonklayıcı ya da vurucu tarzda şiddetli baş ağrısı
- Ağrının başlangıcından sonra bulantı ve kusma
- Işığa, harekete ve sese duyarlılık
- Ağrı genellikle başın tek tarafında yer alır ancak her iki tarafı da etkileyebilir
- Ağrı genellikle sabah kalkınca ya da gece uykudan uyanınca başlar
- Migren atağı ortalama 4-72 saat sürer
Migren Neden Olur?
Migrende tam olarak neden oluştuğu bilinmese de beyin damarları ve sinirlerinde anormallikle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Migrende atak öncesinde beyindeki kan akımının azalması ve beyin zarlarının tahrişi saptanmaktadır. Bu durum kişiyi atağın başlangıcında oluşacak semptomlardan korunmak için zorunlu olarak istirahate yöneltmektedir. Migrende genetik faktör önemli bir rol oynamaktadır. Kişinin ailesinde migren öyküsü bulunması riski artırırken; yine ülkemizde yapılan çalışmalarda migrende histamin, magnezyum eksikliği ve yüksek düzeyde serotonin gibi biyokimyasal faktörlerin rolü olduğu görülmüştür.
Migreni Tetiğe Neden Olan Faktörler Nelerdir?
Migreni tetikleyen faktörler kişiden kişiye farklılık gösterebilir ancak yaygın olarak rastlanan tetikleyici unsurlar şunlardır:
- Aşırı veya yetersiz uyku
- Aşırı veya yetersiz aç kalma
- Aşırı tüketilen ya da yetersiz alınan kafein
- Aylık hormonal değişiklikler (adetten önce ya da sırasında)
- Stress
- Seyahat (hava değişimi, saat farkı)
- Bazı gıdalar (sakatat, çikolata, peynir, işlenmiş et ürünleri)
- Bazı içecekler (şarap, bira, kola vb.)
- Dış etkenler (güneş ışığı, rüzgar, yüksek nem)
- Bazı kokular (parfüm, boya vb.)
- Bazı ilaçlar (hormon içeren doğum kontrol hapları)
- Dışarıdaki hava değişikliklerine bağlı olarak barometredeki ani değişiklikler
Migren Kimlerde Görülür?
Dünya genelinde migren görülme sıklığı yaklaşık %18 civarındadır. Ülkemizde rastlanan migren hastalarının yaklaşık yarısı kadınlardır. Yaygın olarak genç yetişkinlerde rastlanmasına rağmen çocuklarda da görülebilir. Kadınlarda erkeklere göre migren 2-3 kat daha fazla görülür. Kadınların yaklaşık %40’ında adetle ilgili migren atakları ortaya çıkar. Yine kadınların %25’inde migren atağının gebelik döneminde ortaya çıktığı veya var olan migren semptomlarının kötüleştiği gözlemlenmiştir; ancak emzirme döneminde migren ataklarının düzelmesi saptanmıştır. Ülkemizde yaklaşık her 10 kişiden 1’inde migren hastalığı bulunmaktadır; bu hastaların yarısından fazlasında ise hastalık kontrolden çıkmıştır.
Migren Nasıl Teşhis Edilir?
Migrenin teşhisi hastanın semptomlarına dayanarak konulmaktadır. Hastadan alınacak ayrıntılı tıbbi öykü teşhiste büyük önem taşımaktadır. Migrenden şüphelenilen hastaya nöroloji uzmanı tarafından fiziksel muayene yapılması gerekmektedir. Bunun yanında migrenden ayırt edilmesi gereken farklı tanılar bulunmaktadır. Bu nedenle gerek görülmesi halinde beyin MR’ı istenebilir. Ayrıca tanıya yardımcı olması açısından kan tahlilleri yaptırılması istenebilir; ancak migrende herhangi bir laboratuvar testine ihtiyaç yoktur. Baş ağrısı için kullanılan ilaçların yanı sıra doğum kontrol hapları migrende tedaviye zarar verebilmektedir. Bu nedenle hormon içeren doğum kontrol hapları kullanan kadınlarda migrenden şüphelenilmesi gerekmektedir. Yapılan çalışmalarda migrenden erkeklere göre kadınlarda daha şiddetli seyretmektedir; ancak tanı konulduktan sonra her iki grupta da benzer tedaviye yanıt verildiği gözlemlenmiştir.
Migren Nasıl Tedavi Edilir?
Migrende tedavi iki ana grupta toplanmaktadır: Atağın tedavisi ve migren profilaksisi (migrenin seyrini değiştirmek). Atağın tedavisinde amaç migren semptomlarını ortaya çıkan sürede mümkün olan en kısa sürede ve en etkili şekilde tedavi etmektir. Profilaktik tedavide ise amaç atak ortaya çıkmadan önce hastayı korumaktır. Gerek atağın tedavisinde gerekse profilaktik tedavide ilaç dışında farklı yöntemlere de başvurulmaktadır.
Migrende atağın tedavisinde yaygın olarak tercih edilen ilaç grubu triptanlardır. Triptan grubundaki ilaçlar kan damarlarını genişletici etki göstererek migreni tetikleyen mekanizmaları baskılar; dolayısıyla migren semptomlarını ortadan kaldırır. İbuprofen ve Naproksen gibi nonsteroid antiinflammatuar ilaçlar migrenin atağında kullanılan diğer ilaçlardır; bu grup ilaçlar özellikle migrene bağlı görülen bulantı ve kusmayı azaltmaktadır. Migrende bulantı ve kusma şiddetliyse bunun için ayrıca Metoklopramid isimli ilaç da kullanılmaktadır.Migrende atak tedavisi için burun spreyi olarak kullanılan zolmitriptan ilacının yanı sıra subkutan (deri altına) enjeksiyon şeklinde uygulanan sumatriptan ilacı da kullanılabilmektedir.Migrende tedaviye başlanmadan önce hekimin belirleyeceği uygun dozda tedaviye başlanması gerekmektedir.Migrende atak tedavisi için hastanın hekime danışmadan kendi kendine ilaç alması önerilmemektedir.Ayrıca migrende tedavi için kullanılan ilaçların çeşitli yan etkileri bulunmaktadır; bu nedenle ilaç kullanımına başlanmadan önce hekimin belirlediği dozda başlanması gerekmektedir.Migrende kullanılan triptan grubundaki ilaçların yanı sıra nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar da kullanılmaktadır.Migrende kullanılan ilaçların çeşitli yan etkileri bulunmaktadır; bu nedenle ilaç kullanımına başlanmadan önce hekimin belirlediği dozda başlanması gerekmektedir.Atak tedavisinde kullanılan triptan grubundaki ilaçların yanı sıra nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar da tercih edilebilmektedir.Migrende geçmişte ergotamin içeren ilaçların kullanımı söz konusuydu; ancak bu grup ilaçlar hem etkisiz hem de yan etki profili yüksekti.Migrende atak tedavisinde kullanılan triptan grubundaki ilaçların yanı sıra nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar da kullanılır.Migrende geçmişte ergotamin içeren ilaçların kullanımı söz konusuydu; ancak bu grup ilaçlar hem etkisiz hem de yan etki profili yüksekti.Migrende geçmişte ergotamin içeren ilaçların kullanımı söz konusuydu; ancak bu grup ilaçlar hem etkisiz hem de yan etki profili yüksekti.Migrende geçmişte ergotamin içeren ilaçların kullanımı söz konusuydu; ancak bu grup ilaçlar hem etkisiz hem de yan etki profili yüksekti.
Migrende atak tedavisine ek olarak profilaktik tedavi planlanması yapılabilir. Profilaktik tedavi planlanmasında hekim tarafından seçilen biyolojik ajanlar uygulanabilir; bunun yanında ağızdan alınan ilaçlarla da tedavi planlaması yapılabilmektedir.DHA içeren besinlerin tüketilmesinin yanı sıra D vitamini takviyesi de migrende profilaktik tedaviye yardımcı olabilir.Bunun yanında düzenli öğün tüketilmesi, yeterince su içilmesi, düzenli uyunması ve dengeli beslenilmesi profilaktik tedaviye katkıda bulunabilir.Migrende semptomları ağır seyreden hastalarda fiziksel egzersiz önerilmektedir; ancak egzersizin şiddeti ve süresi dikkat edilmesi gereken unsurlar arasındadır.Güneş ışığından yeterince faydalanmak migrende olumlu etki yapmaktadır.Buna ek olarak magnezyum açısından zengin besinlerin tüketilmesi migrendeki semptomları azaltabilmektedir.Migrende semptomlardan biri de kusmadır; bu nedenle profilaktik tedavide ağızdan alınan ilaçların tercih edilmesi zorunlu olmaktadır.Migrende semptomlardan biri de kusmadır; bu nedenle profilaktik tedavide ağızdan alınan ilaçların tercih edilmesi zorunlu olmaktadır.
Migrende atağın tedavisinde kullanılan triptan grubundaki ilaçların yanı sıra nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar da kullanılmaktadır.Migrende geçmişte ergotamin içeren ilaçların kullanımı söz konusuydu; ancak bu grup ilaçlar hem etkisiz hem de yan etki profili yüksekti.Migrende geçmişte ergotamin içeren ilaçların kullanımı söz konusuydu; ancak bu grup ilaçlar hem etkisiz hem de yan etki profili yüksekti.
Migrende atak tedavisinde triptan grubu ilaçların yanı sıra NSAID adı verilen nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar da kullanılmaktadırMigrende atak tedavisinde triptan grubu ilaçların yanı sıra NSAID adı verilen nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar da kullanılmaktadır.
Migrende atak tedavisinde triptan grubu ilaçların yanı sıra NSAID adı verilen nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar da kullanılmaktadırMigrende atak tedavisinde triptan grubu ilaçların yanı sıra NSAID adı verilen nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar da kullanılmaktadır.
Migren İçin Hangi Bölüme Başvurmalıyım?
Migren şikayeti olan hastaların Nöroloji polikliniğine başvurmaları gerekmektedir. Ayrıca göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı gibi kardiyovasküler sistem şikayetleri ile birlikte migren öyküsü bulunan hastalarda Kardiyoloji polikliniğine yönlendirilmelidir. Hastanın özelliklerine göre gerekli yönlendirme yapılarak hasta ilgili birime kabul edilecektir..