AgriNedir? AgriTuruNedir? AgriTuruHangiBölümlerAlir?

Ağrı; vücudumuzun herhangi bir yerinde, farklı şiddet ve süreklilikte hissedilen acı, sızı, sancı, yanma ve bıçak batması gibi hislerin tümüdür. Fiziksel ve ruhsal sağlığımızı etkileyen en önemli unsurlardan biri olan ağrının tanı ve tedavisi için uzman hekime başvurulması gerekir. Bu kapsamda ağrı türleri ve hangi bölümlerin hangi tür ağrılar için gideceğiniz sorularına cevap bulabileceğiniz içeriğimize göz atın.

Ağrı Nedir?

Ağrı, vücudumuzun dış etkenlere karşı bir alarm mekanizmasıdır. Hasar görmüş doku veya potansiyel zarara işaret eden uyarılar olarak tanımlanabilir. Vücudun herhangi bir yerinde farklı şiddet ve süreklilikte hissedilen acı, sızı, sancı, yanma veya bıçak batması gibi hislerin tümü ağrı olarak ifade edilir. Ayrıca fiziksel ve psikolojik sağlığımızı etkileyen en önemli unsurlardan biri olan ağrının tanı ve tedavisi için uzman hekime başvurulması gerekir.

Ağrı Hissi Nasıl Oluşur?

Ağrı hissi, ağrının oluştuğu bölgedeki özel sinir uçlarının (nöro reseptörler) hasar görmesi veya aşırı uyarılması sonucu oluşur. Bu sinir uçları beyne uyarı gönderir ve beynin ağrıyı algılaması sonucunda ağrı hissi oluşur. Bu durum vücudun zarar gördüğü veya görebileceği dokulara dikkat çekmek için geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır.

Ağrının Sınıflandırılması

Ağrı; süre, konum ve etiyolojiye (neden) göre sınıflandırılır.

  1. Süreye Göre:

    1. Akut Ağrı: Genellikle kısa süreli ve ani başlayan ağrılardır. Hasar gören dokuların iyileşmesiyle geçer. Örneğin; yaralanma, ameliyat sonrası veya doğum ağrısı.

    2. Kronik Ağrı: Sürekli veya tekrarlayan ağrılardır. Bazen belirli bir nedeni olmayabilir. Uzun süre devam eden bu ağrılar; baş ağrısı, sırt ağrısı, fibromiyalji gibi örneklerle görülebilir.

  2. Konuma Göre:

    1. Somatik Ağrı: Vücudun yüzeysel dokularında (cilt, kaslar) meydana gelen ve genellikle keskin veya zonklayıcı şekilde hissedilen ağrılardır. Örneğin; kesik, yanık veya kas spazmı.

    2. Visseral Ağrı: İç organlarda meydana gelen ve genellikle derin, yayılan veya kramp şeklinde hissedilen ağrılardır. Örneğin; bağırsak krampları veya mide ülseri.

    3. Nöropatik Ağrı: Sinir sistemi hasarı sonucu oluşan ve genellikle yanma, batma veya elektrik çarpması gibi hissettiren ağrılardır. Örneğin; diyabetik nöropati veya zona.

  3. Etiyolojiye Göre:

    1. Nociceptif Ağrı: Vücuttaki doku hasarı veya iltihaplanmaya bağlı olarak oluşan ağrılardır. Kesik, yanık veya eklem iltihabı gibi durumlarda görülen ağrılar nociceptif olarak sınıflandırılır.

    2. Nöropatik Ağrı: Sinir sisteminin hasar görmesi veya hastalığı sonucu oluşan ağrılardır. Genellikle yanıcı, batıcı veya elektrik çarpması hissi veren bu tür ağrılar; diyabetik nöropati, fibromiyalji veya postherpetik nevralji gibi durumlarda görülür.

Ağrı Türleri Nelerdir?

Ağrı türleri genel anlamda akut ve kronik olmak üzere ikiye ayrılır; ancak bu iki ana kategorinin altında birçok farklı ağrı türü bulunur.

Akut Ağrı

Vücudun herhangi bir yerinde aniden meydana gelen ve kısa süreli olarak hissedilen ağrılara akut ağrı denir. Doku hasarı ile vücudun verdiği doğal tepki olarak değerlendirilir. Akut ağrının nedenleri arasında yaralanmalar, kesikler, doğum, cerrahi müdahaleler, yanıklar, böcek sokmaları ve bazı tıbbi durumlar yer alır. Vücutta meydana gelen akut ağrı genellikle kısa süreli olsa da bazı durumlarda devam eden ağrılar kronikleşebilir.

Akut Ağrının Belirtileri

Akut ağrının en belirgin özelliği aniden başlamasıdır. Bu tür ağrılar genellikle kısa süreli olduğu için vücut tarafından kolayca tolere edilebilir. Akut ağrı yaşandığı sırada şiddetli olabilse de zamanla azalır ve kaybolur.

Akut ağrının belirtileri şunlardır:

  • Ani başlayan şiddetli ağrı hissi

  • Sınırlı bölgede hassasiyet

  • Şişlik ve kızarıklık (yaralanma durumunda)

  • İlgili bölgede hareket kısıtlılığı

  • Terleme (şiddetli ağrılarda)

  • Mide bulantısı ve kusma (doğum gibi durumlarda)

Akut Ağrı Hangi Durumlarda Görülür?

Akut ağrı genellikle vücuttaki doku hasarı veya iltihaplanma ile ilişkilidir. Yaralanmalar sonucu meydana gelen kesik, yaralanma veya kırıklar; doğum sırasında yaşanan rahim kasılması ve serviks açılması; cerrahi müdahaleler sonrası yaşanan doku travması; yanıklar ve haşlanmalar sonucu oluşan doku hasarı; böcek sokmaları sonucu oluşan lokal reaksiyonlar; enfeksiyonlar (apandisit, pnömoni vb.) sonucu oluşan inflamasyon akut ağrının sık görülen nedenleridir.

Akut Ağrı Nasıl Tedavi Edilir?

Akut ağrı tedavisinde öncelikle altta yatan nedenin belirlenmesi önemlidir. Yaralanma sonucu meydana gelen akut ağrıda istirahat, buz uygulaması ve gerektiğinde sıkıştırma bandajları kullanılabilir. Cerrahi müdahale gerektiren durumlarda acil servis başvurusu gerekebilir. Ayrıca ilaç tedavisi ile iltihap ve enfeksiyon kontrol altına alınabilir.

Kronik Ağrı

Vücudun herhangi bir yerinde uzun süre devam eden veya sürekli tekrarlayan ağrılara kronik ağrı denir. Kronik ağrı, vücuttaki bir hasar belirtisi olabileceği gibi bazı durumlarda sinir sistemindeki bozulmalara da işaret edebilir.

Kronik ağrının nedenleri arasında artrit, fibromiyalji, migren, bel fıtığı, sinir hasarı, kanser tedavisi sonrası oluşan komplikasyonlar, inflamatuar bağırsak hastalıkları, kronik yorgunluk sendromu, psikolojik faktörler (anksiyete, stres) ve uyku bozuklukları yer alır.

Kronik Ağrının Belirtileri

Kronik ağrının en belirgin özelliği uzun süre devam etmesidir. Bu tür ağrılar genellikle düşük ila orta şiddette olup zaman zaman şiddetlenebilir. Ayrıca kronik ağrı kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.

Kronik ağrının belirtileri şunlardır:

  • Sürekli veya tekrarlayan düşük ila orta şiddetteki ağrı hissi

  • Yorgunluk ve uykusuzluk (ağrının uzun sürmesinden dolayı)

  • Konsantrasyon güçlüğü

  • Kaslarda sertleşme veya spazm

  • İlgili bölgede hareket kısıtlılığı

Kronik Ağrı Hangi Durumlarda Görülür?

Kronik ağrı genellikle uzun süre devam eden tıbbi durumlarla ilişkilidir. Artrit gibi eklem iltihabı hastalıkları; fibromiyalji sendromu; migren gibi sık tekrarlayan baş ağrıları; bel fıtığı gibi omurga hastalıkları; sinir hasarına bağlı nöropatik ağrılar; inflamatuar bağırsak hastalıkları; belirli kanser türleri; yorgunluk sendromu; psikolojik faktörler (stres, anksiyete) kronik ağrının sık görülen nedenleridir.

Kronik Ağrı Nasıl Tedavi Edilir?

Kronik ağrı tedavisinde altta yatan nedenin belirlenmesi önemlidir. İlaç tedavisiyle iltihap ve enfeksiyon kontrol altına alınabilir. Fizik tedavi yöntemleriyle kas gücü artırılabilir ve hareket kabiliyeti geliştirilebilir. Ayrıca psikolojik destekle kronik ağrının yaşam kalitesini olumsuz etkilemesi önlenebilir.

Yansıyan (Referans) Ağrı

Bir organın yaralanmasında ya da hastalığında farklı bir bölgede algılanan ağrıdır.

Yansıyan (referans) ağrı çeşitlerine örnek vermek gerekirse:

  • Amfizem hastalarının omuz bölgesinde hissettiği göğüs yansıyan (referans) ağrısıdır.

  • Kalp krizinde yaşanan sol kola yansıyan (referans) ağrıdır.

  • Karaciğer hastalıklarında sağ omuzda hissedilen yansıyan (referans) ağrıdır.

  • Pankreas hastalığında sırt bölgesinde yaşanan yansıyan (referans) ağrıdır.

  • Akciğer zarı iltihabında göğüs bölgesinde yaşanan yansıyan (referans) ağrısıdır.

Nöropatik Ağrı

Sinir sisteminin hasar görmesi sonucu oluşan ve genellikle bıçak saplanıyormuş gibi hissettiren nöropatik (sinir kaynaklı) ağrıdır. Şeker hastalığına bağlı sinir hasarı gelişen diyabet hastalarında nöropatik (sinir kaynaklı) ensefalopati gelişebilirken bu duruma bağlı el ve ayaklarda uyuşma hissi oluşabilmektedir.

Nöropatik (sinir kaynaklı) kronik bel ve boyun fıtığında ortaya çıkan nöropatik (sinir kaynaklı) radikülopati ise bacaklarda ve kollarda iğne batması tarzında uyuşukluk hissi yaratmaktadır. Sinir hasarına bağlı oluşan HIV nöropatisi ise HIV virüsünün sinirlere verdiği zarardan kaynaklanır.

HIV nöropatisi olan kişilerde genelde ayaklarda kaşıntılı uyuşukluk hissi ortaya çıkar ve bu his zaman zaman şiddetlenerek bıçak batması tarzında acıya dönüşebilir.

Nöropatik (sinir kaynaklı) fibromyaljide ise özellikle kollarda ve bacaklarda iğne batması tarzında acı hissedilirken bu durum aynı zamanda uyku bozukluğuna da yol açabilir.

Bunun yanı sıra HIV nöropatisinin yanı sıra bazı kanser türlerinin de sinirlere zarar verdiği bilinmektedir.

Sinirlerin hasar görmesinin yanı sıra irritasyona uğraması da nöropatik (sinir kaynaklı) kronik belirsiz nöropatik (sinir kaynaklı) ağrı sendromuna yol açabilmektedir. Bu sendroma sahip kişilerde ise sebebi anlaşılamayan kol ve bacaklarda yanma tarzında hisler yaşanabilmektedir.

Sinirlerin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan nöropatik (sinir kaynaklı) kronik belirsiz nöropatik (sinir kaynaklı) ağrı sendromunun belirtileri ise şu şekildedir:

  • Kol ve bacaklarda yanma tarzında hisler yaşanması,

  • Kol ve bacakların uyuşması,

  • Kol ve bacaklardaki iğne batması tarzındaki acılar,

  • Ellerde dengesizlik hissedilmesi,

  • Bacaklarda güçsüzlük hissedilmesi,

  • Vücutta soğuk ya da sıcaklık değerlerini algılayamama,

  • Rüzgar ya da hafif dokunuşlara karşı aşırı hassasiyet gösterme,

  • Ellerde terleme ya da titreme gibi otonom semptomları gösterme,

  • Ayak bileklerinde refleks kaybı yaşanmasıdır.

Nöropatik (sinir kaynaklı) kronik belirsiz nöropatik (sinir kaynaklı) radikülopati ise köklerdeki sinir iltihabından kaynaklanmaktadır.

Bu iltihap ise şeker hastalığına bağlı oluşan diyabetik nöropati ya da HIV virüsü gibi enfeksiyonlardan kaynaklanabilmektedir.

Ayrıca bazı ilaçların kullanımı da nöronları etkileyerek nöropatik (sinir kaynaklı) radikülopatinin belirtilerini ortaya çıkarabilmektedir.

Nöropatik radikülopati belirtileri ise şu şekilde sıralanmaktadır:

  • Bel bölgesinde sıcaklık ya da soğukluk hissedilmesi,

  • Bacaklarda kaşıntılı iğne batması tarzında hisler yaşanması,

  • Bacaklarda güçsüzlük ya da hareket kısıtlılığı,

  • Diz refleksinin azalması ya da kaybolmasıdır.

Nöropatik radikülopati dışında diğer nöropatik (sinir kaynaklı) kronik belirsiz nöropatik (sinir kaynaklı) radikulopati türleri de bulunmaktadır:

  1. Diyabetik Nöropati: Şeker hastalarındaki yüksek kan şekeri seviyelerine bağlı olarak ortaya çıkan sinir hasarıdır. Genellikle ayaklarda uyuşma ve iğne batması tarzında hisler yaratır.

  2. Postherpetik Nevralji: Su çiçeği virüsünün tekrar aktivasyonu ile ortaya çıkan zona hastalığı sonrası oluşan sinir hasarıdır. Vücudun zona geçirilen bölgelerinde yanıcı şiddetli ağaç yaratır.

  3. Alkol Nöropatisi: Uzun süreli alkol kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan sinir hasarıdır. Özellikle bacakların alt kısmında güçsüzlük yaratır ve ayaklarda iğne batması tarzında hisler oluşturur.

  4. Guillain-Barré Sendromu: Bağışıklık sisteminin hatalı olarak sinirlere saldırdığı nadir görülen bir hastalıktır. Sinirlerde iltihaba yol açarak güçsüzlük yaratır ve bazen hayatı tehdit edebilir.

  5. Nörofibromatozis Tip1: Genetik bir hastalık olan nörofibromatozis tip1 sinirlerde tümör benzeri lezyonların ortaya çıkmasına neden olur. Çeşitli komplikasyonlara yol açabilir ancak iyi huyludur.’

Nöropatik kronik belirsiz nöropatik (sinir kaynaklı) radikulopatinin tedavisi ise şu şekilde sıralanmaktadır:

  1. Ağrı Kesiciler: Nöropatik kronik belirsiz nöropatik (sinir kaynaklı) radikulopatinin seyrine göre kullanılan bazı ilaçlar bulunmaktadır:

a) Asetaminofen: Hafif nöropatik kronik belirsiz nöropatik (sinir kaynaklı) radikulopatide kullanılmaktadır;

b) Nonsteroid antienflamatuar ilaçlar: İbuprofen ya da naproksen sodyum içeren NSAİİ’ler hafif inflamatuar semptomları azaltmaktadır;

c) Opioidler: Morfin ya da oksikon içeren opioidler şiddetli semptomları azaltmaktadır;

d) Topiramate: Nöbetleri kontrol altına alan topiramate ilaçları nöropatik kronik belirsiz nöropatik (sinir kaynaklı) radikulopatide de olumlu etkiler yaratmaktadır;

e) Trisiklik antidepresanlar: Amitriptilin içeren trisiklik antidepresanlar geçici şiddetli semptomları azaltmaktadır;

f) Antikonvülsanlar: Gabapentin içeren antikonvülsanlar düşük dozda verildiğinde semptomları azaltmaktadır;

g) Lidokain: Sinirlerin uyarısını bloke ederek lokal anestezi etkisi oluşturan lidokain kremleri semptomları azaltmaktadır;

h) Pregabalin: Epilepsi tedavisinde kullanılan pregabalin ilaçları kronik belirsiz nöropatik (sinir kaynaklı) radikulopatide de etkin rol oynamaktadır;

i) Dexamethazone: Şiddetli inflamatuar semptomları azaltan kortikoid steroid hormonudur;

j) Botulinum toksin A: Sinirlere enjekte edilen botoks içeren preparatlar şiddetli inflamatuar semptomları azaltmaktadır;

k) Venlafaksin: Norepinefrin geri alım inhibitörü olan venlafaksin antidepresanının düşük dozda kullanımı ile semptomlar azaltılabilmektedir;

l) B12 vitamini: Sinir uçlarını onaran B12 vitamini takviyeleri semptomların hafiflemesine yardımcı olmaktadır;

m) D vitamini: Sinir iltihabını azaltan D vitamini takviyeleri ile semptomlar hafifleyebilmektedir;

n) Folat: Sinir onarımını destekleyen folat takviyeleri semptomları azaltmaktadır.’

nAğrı kesicilerin dışında diğer tedavi yöntemleri ise şu şekildedir:

a) Fizik Tedavi: Fizyoterapistler eşliğinde uygulanan fizik tedavi yöntemleri kas gücünü artırmakta ve hareket kabiliyetini geliştirmektedir;

b) Epidural Steroid Enjeksiyonları: Omuriliğe yakın bölgelere steroid enjekte edilmesiyle inflamasyon azaltılmakta ve semptomlar hafifletilmektedir;

c) Spinal Kord Stimülatörleri: Beyne giden sinyalleri değiştiren implantlardır;

d) Plazmaferez: Kanın sıvı kısmının toplanıp tekrar vücuda verilmesiyle inflamasyon azaltılmaktadır;

e) Psiko-eğitim: Kişiyi bilgilendirerek psikolojik destek sağlamakta önemli rol oynamaktadır;

f) Bilişsel Davranışçı Terapi: Zihinsel algıyı değiştirerek kişiye olumlu katkılar sağlayabilmektedir;

g) Akupunktur: Vücudun belirli noktalarına ince iğneler batırarak iyileştirme yöntemidir;

h) Hipnoz: Zihinsel algıyı değiştiren hipnoz ile kişiye olumlu katkılar sağlanabilmektedir;

i) Transkutanöz Elektriksel Sinir Stimülasyonu: Elektrikli cihazlarla hafif elektrik akımının verilmesiyle sinirlerin uyarılması yöntemidir;

j) Mesleki Terapi: Kişiye günlük aktivitelerde yardımcı olacak düzenlemelerin yapılmasıdır.’

o)

Scroll to Top