Ağrı İşkur Müdürü Gıyas Güven’in Durumu
Ağrı İŞKUR Müdürü Gıyas Güven, son dönemlerde yaşanan skandallar sonrasında görevinden uzaklaştırılmış ve ardından tekrar görevine iade edilmiştir. Bu durum, yalnızca onun kişisel yaşamı üzerinde değil, aynı zamanda kurumsal sistem ve güven üzerine de ciddi sorgulamalar doğurmuştur. Daha önce, Özel hayatına ilişkin cinsel ilişki görüntülerinin sosyal medyada yayımlanması nedeniyle büyük bir tepki toplayan Güven, bu olayların ardından yaklaşık üç ay boyunca görevden alınmıştı.
Gıyas Güven, kadınlarla araba içerisinde olduğu anlara dair görüntülerin ortaya çıkmasıyla birlikte, sosyal medya ve kamuoyunda büyük tepkiyle karşılaştı. Bu görüntüler, o dönem içinde halk arasında ‘işe yerleştirme vaadi’ iddialarıyla birleşince bir skandal haline geldi. Ayrıca, görevden alınma sebebiyle hem Güven’in kariyeri hem de İŞKUR’un güvenilirliği büyük bir yara aldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Ağrı Çalışma ve İş Kurumu’nun icra ettiği iç soruşturmaların sonucunda hakkında herhangi bir hukuki işlem yapılmaması ve kadınların şikayetçi olmaması, Güven’in tekrar görevine dönebilmesine zemin hazırladı. Bu durum, toplumsal normlar ve cinsiyet eşitliği açısından da birçok kesimi rahatsız etti.
Skandalın Evreleri
Gıyas Güven’in görevden alınma süreci, sadece kişisel bir skandal olarak nitelendirilmedi; aynı zamanda kurum içindeki cinsiyetçi yaklaşımlar ve işyerindeki hâkim ayrımcılık üzerine geniş bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Kadınların iş bulma umuduyla bu tür bir istismar yaşaması, toplumda büyük bir infial yarattı.
Ağrı İŞKUR Müdürü Güven hakkında yapılan suçlamalarda, iş bulma vaadiyle irtibat kurarak kadınlarla cinsel ilişkide bulunduğu iddiaları yer aldı. Bu, kadınların iş hayatındaki zorlukları daha da derinleştiren ve cinsiyet eşitsizliğine yol açan bir durumdu. Sosyal medyada yer alan görüntüler sonrası, Güven’in psikolojik ve fiziksel baskı altında kalmış olan kadınlardan özür dilemesi beklenirken, kadınların açıkça kamuoyuna çıkmamış olmaları da dikkat çekici bir durum olarak değerlendirildi.
İç soruşturmada, konuya ilişkin ne yazık ki yeterli bir hukuki sürecin izlenmemiş olması, belirsiz bir durumun doğmasına yol açtı. Gıyas Güven, herhangi bir resmi, hukuki süreç geçirmeden 3 ay sonra tekrar görevine döndürülmesi, hem kamuoyunda hem de sektöründe eleştirilere neden oldu.
Kamuoyunun Tepkisi
Gıyas Güven’in görevine dönüşü, halk arasında büyük bir tepkile karşılandı. Birçok insan, bu tür davranışların hoş görülmemesi ve toplumda kadınlara karşı daha saygılı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini savundu. Kadınların istismar edilmemesi gerektiği, bu tür olayların kesinlikle kabul edilemez olduğuna dair birçok kampanya başlamıştır.
Özellikle sosyal medya üzerinde, kadın hakları savunucuları bu olayın ardından geniş bir ses yükseltti. Kadınları iş bulma vaadiyle istismar eden kişilere karşı toplumun daha duyarlı hale gelmesi gerektiğini vurgulayan birçok yazı ve yorum paylaşıldı. Bu noktada, toplumdaki cinsiyet eşitliği amacının gözetilmesi gerektiğinin altı çizildi.
Ayrıca, devletin bu tür olaylara karşı daha aktif bir tutum sergilemesi ve kadınların korunması için gerekli yasaların güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Kadınların, iş hayatında istismar edilip edilmeyeceği konusunda daha güçlü bir koruma mekanizmasına ihtiyaç duyduğu herkes tarafından kabul edilmektedir.
İşkur’un İtibarı Üzerine
Gıyas Güven’in bu olaylarından sonra, Ağrı İŞKUR’un kurumsal itibarı ciddi şekilde sarsılmıştır. Kamuoyunda duyulan bu rahatsızlık, gelecekte İŞKUR gibi kurumların daha dikkatli olması gerektiğinin bir göstergesidir. İş yerinde sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturulması, kadınların güvenliğini sağlamaya yönelik sürdürülebilir adımlar atılması gerektiğine dair çağrılar yapılmaktadır.
Kuruluşların, çalışanların cinsiyetine göre değil, yeteneklerine ve kapasitesine göre değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. İnsanların işçi olarak alınırken sadece cinsiyetleri üzerinden değil, benzer bir mesleki ve etik anlayışla ele alınması gerektiği üzerinde durulmaktadır.
İş dünyasında cinsiyet eşitliği ve adaletin sağlanmasını amaçlayan eğitimlerin ve atölyelerin düzenlenmesi, bu konuda önemli adımların başında gelmektedir. Eğitim yoluyla farkındalık sağlamak ve cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele etmek, tüm toplum için büyük bir yarar sağlayacaktır.
Sonuç
Gıyas Güven’in durumu, yalnızca bireysel bir kayıptan ziyade, toplumun cinsiyet eşitsizliği ve istismarı konusundaki hassasiyetinin arttığını göstermektedir. Kadınların, ekonomik ve sosyal yaşam içinde eşit haklara sahip olması için her bireye düşen görevlerin olduğu unutulmamalıdır. Bu durumun, konunun daha da derinlemesine ele alınmasına vesile olacağı ve daha çok insanın bilinçlenmesine sebep olacaktır.
Herkesin cinsiyet eşitliği konusunda duyarlılığını artırarak, bu tür istismarların bir daha yaşanmaması için toplum olarak gerekli adımlar atılması gerekmektedir. İlgili kurum ve kuruluşların, söz konusu olayda iç hukukun yanı sıra uluslararası haklarla da kurumsal işlemlere dikkat etmesi kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Böyle bir olayın bir daha yaşanmaması ümidiyle, İŞKUR gibi kuruluşların gerçekleştirdikleri eğitim programları ve sonrasında da izlemeleri gereken süreçler hakkında daha fazla şeffaflığın sağlanması gerekmektedir. Özgüvenli ve eşit haklara sahip bir toplum için, cinsiyet eşitliği aktif bir öncelik olmalıdır.